Astroloji - Oğlak Burcu Tarihi Hakkında Bilgiler
Oğlak burcu ile Oğlak (Capricornus) takımyıldızı aynı şey değildir. Birbirleri üzerine denk düşmezler ve Oğlak takımyıldızındaki her yıldız, şu anki mevcut konumlarında Kova burcundadır. Zodyak çemberinin onuncu 30 derecelik açısını alan Oğlak, kışın ilk günü ile başlar. Oğlak, kendisiyle birlikte getirdiği değişim ve mevsim başlatmasıyla, kardinal, yani öncü bir burçtur. Oğlak takımyıldızı, erken Tunç Çağı'nda kış gündönümüne işaret ederdi, çünkü M.Ö. 130’a kadar kış başladığında Güneş Oğlak’taydı.
Bu takımyıldızın adı Latince “boynuzlu keçi” veya “keçi boynuzu” anlamına gelir ve yarı keçi, yarı balık olan efsanevi bir yaratık olan deniz keçisi olarak tasvir edilir ve dikkatimizi kuyruğuyla takımyıldızındaki en parlak yıldıza çeker. Kuyruğun kendisi sembolik olarak geçmişi, borçlarımızı ve geçmişimizden sürüklediğimiz şeyi temsil eder. Oğlak takımyıldızı, tüm Zodyak takımyıldızlarının en küçüğüdür ve Balık ve Eridanus gibi birçok su ile bağdaştırılan takımyıldızlarından oluşan “Deniz” adı verilen gök bölgesinde yer almaktadır.
Capricornus, 2. yüzyıl astronom Ptolomy tarafından kaydedildi, ancak bu listeden önce de, zayıflığına karşın insanlar tarafından bilinen en eski takımyıldızlarından biriydi. İlk onaylanmış tasvirleri M.Ö. 21. yüzyıla kadar uzanan takımyıldızı, Orta Tunç Çağı'ndan beri bir keçi ve bir balık karması olarak simgeleniyordu. Babil yıldız kataloglarında M.Ö.1000'den önce “Keçi Balığı” olarak kaydedilmişti.
Bu arada, ilginçtir ki, Neptün gezegeni, 23 Eylül 1846'da keçi kuyruğundaki en parlak yıldız olan Deneb Algedi yakınlarındaki Caprcornus takımyıldızında keşfedildi. Oğlak ve Balık arasındaki bağlantı, özellikle seçilen figürlerin ve Oğlak ve Oğlak takımyıldızı ile ilgili tüm hikayelerin sembolizmleri düşünüldüğünde inanılmaz derecede güçlü görünüyor.
Oğlak burcu efsanesi, Pan ile ilişkilidir. Pan, çobanların, yaban hayatının, dağların ve rustik müziğin tanrısıdır. Keçi ayaklarına ve Pan’ın flütü diye geçen bir müzik aletine sahipti ve hükümdarından korkan, övgülerinden kaçan bir kadının özel bir aşk hikayesini anlatıyordu. Pan’ın hikayelerinden biri, canavarsı bir dev olan Typon tarafından yarıda kesilen bir tanrılar toplantısı hakkındadır. Bu hikayede, bütün tanrılar, korkularından şekil değiştirmiştir ve Pan da canavarın kafasını karıştırıp korkup uzaklatırmak için Nil Nehri’ne atlayıp, bacaklarını bir balığın kuyruğuna ve gövdesini de bir keçiye dönüştürmüştür.
Oğlak burcunun ardındaki önemli hikeye, Zeus’un Titanları yenme görevinde, “panikos” adlı korkunç bir boynuz icat eden bir keçinin Zeus’a yardım etmesinde gizlenmiştir. Boynuz denizde keşfedilmişti ve bu, keçiye verilen balık kuyruğunu açıklarken, boynuz, muhtemelen tüm Titanların, paniklemesini ve dağılmasını sağlamak için ses çıkaran bir kabuktu. Titanlar nihayet Olimposlular tarafından yenilip yeraltı dünyasına gönderildikten sonra, her gece, Titanların ufukta yükseleceği korkusu vardı.
“Panik” kelimesi, Tanrı Pan'ın isminden ya da aslında Titanların dağılmasına neden olan sese sahip bir enstrüman olan panikos'tan gelir. Oğlak burcuna ve ona karşılık gelen takımyıldızına bağlı söylencenin her versiyonu esas olarak korku ile ilgilidir. Bu, gerek insanların kılık değiştirmesine ve olmadıkları gibi davranmasına neden olan korkudur, gerek de bir insanın etrafındaki herkesi yakalayan ve onları acı çekmeye zorlayan korkudur.
Bir erkeğin övgülerinden kaçan bir kadını, ama aynı zamanda yalnız ve karanlıkta onu korkutan garip görünümlü bir erkekten korkan bir kadını da görebiliriz. Pan, Typhon'u korkutmak için bir canavara dönüştüğü için, daha bile fazla korkuya sebep olan korkunun gücünü fark edebiliriz. Buna ek olarak, kişinin vücudunun alt yarısı ile ilgili her türlü problemi görebiliriz. Bu hikayelerdeki korku hiçbir zaman bitmez ve savaş sona erdiğinde bile, düşmanın geri dönmesi beklenir.