Esasında yazdıklarınızdan, bilinç düzeyinizin oldukça yüksek olduğunu görebiliyorum.
Çünkü, ayrılığın her ne kadar canınızı yaktığından bahsetseniz de, '' Onu seviyordum ama kendimi daha çok seviyordum. Bana kendimi değersiz hissettirdiğini düşündüğüm için ayrıldık '' bu cümleniz o kadar değerli ki.
Bu cümle aslında, kendinize saygınızın varlığını, karşı tarafa verdiğiniz sevgiyi, kendinizle de paylaştığınızı gösteriyor.
Ve işte tam da bu koşullarda, 'sağlam bir psikolojiden' söz edebilmemiz mümkün; bu anlamda bu bilinciniz umut verici.
Yaşadıklarınıza gelince, esasında ayrılığın sizi üzmesi kadar, gerçekten de doğal bir duygu yok.
Bu noktada, hali hazırda sevgi ile süren ilişkinin yanına bir de alışkanlık ve aynı apartmanda oturma gibi durumlar eklenince, boşlukta olduğunuzu düşünmeniz de çok doğal.
Fakat aslında, siz de hayatınıza devam ediyorsunuz, tıpkı karşı taraf gibi.
Çünkü, siz karşı tarafın aklından neler geçiyor, neler hissediyor bilemediğiniz gibi, karşı taraf da sizden haberdar, o tarafa göre de, siz hissiz olarak adlandırabilirsiniz.
Buradan hareketle, aslında kendiniz için verdiğiniz bu anlamlı kararın, sağlıklı yaşanabilmesinin tek reçetesi, 'duygularınızı olduğu gibi yaşamak' olur; bastırmadan, ötelemeden, ertelemeden.
Önce yeşertin, acıyı hissedin, ki, sonrasında solup, hayatınızdan akıp gidebilsinler.
Bu bir süreç, tıpkı başı olduğu gibi sonu da var ve genelde ayrılıklar esasında, genel anlamda her zaman başlanılan noktadan çok daha iyi bir noktaya sahip olma ile sonlanır, eğer bu çiçeği yeşertip soldurduğunuzdan emin olursanız.
Bu anlamda kendinizle mücadele etmeden, olanı olduğu gibi yaşamanızı, sadece her geçen bir gününüzün, bir öncekine göre minik de olsa, bir anlam daha ekleyerek ilerlediğinizden emin olmanızı isterim.
Sonra bir bakmışsınız, başı zehir zemberek olan bu süreç, sizin kendinize olan saygınızdan çıkan ve ihtiyaç ve beklentilerinizden doğan kararınızın sonu, baldan tatlı bir son ile sizi kucaklamış.
Kendinize bu şansı verin.
Sevgiler :)