Öncelikle yaşadıklarınızın, günlük hayatınızı etkiler hale geldiğini ve bundan muzdarip olduğunuzu görebiliyorum.
Güvensizlik aslında, uzaktaki bir insana duymakla başlayan, devamında yakın çevreye ve en son da kendine beslenen bir duygu olarak kendini gösterebilir.
Hele ki, bunu hissetmemizi sağlayan, geçerli, kalp kırıklıklarımız var ise.
Fakat sorunuz olan ''Bu geçici bir durum mu? '' cümlenizdeki gibi, bu geçici bir dönem olabileceğini, yaşadıklarınıza verdiğiniz ruhsal zorlanma karşısında verdiğiniz bir tepki olabileceği gibi, bir psikopatolojinin öncülü de olabilir.
Bu yüzden, biraz kendinizi takip etmenizi isterim.
Bu durumun şiddeti ve süresi önemli.
Hayatınızdaki önemli alanları; okul, aile, arkadaşlık, spor... vs gibi belirlemeniz ve her biri için basitten zora adımlar atmanız neticesinde bir sonuç alamıyor, ya da adım atma evresine dahi gelemiyorsanız, bir psikiyatri hekiminde ruhsal muayene olduktan sonra, düşüncelerinizi bir Bilişsel Davranışçı Terapi eğitimi olan psikolog ile çalışmanızı isterim.
Öyle ki, basit gibi görünen bir ''insanlara güvenmiyorum'' düşüncesi, sizin hayatınızdan çalmanıza sebep olabileceği gibi, eğer duygu, düşünce ve davranışlarınız üzerinde çalışırsanız, pek tabii yaşam kalitenizi arttırabileceğinizi ve kendi kendinizin terapisti olabileceğinizi söylemek isterim.
Bunun yanında '' İyi Hissetmek - Burns'' adlı kitabı edinmenizi ve düşüncelerinizi bu kitap üzerinden çalışmanızı isterim.
Öze güvenememeyi, kaygıyı ve suçluluk gibi duyguları işlediğinden, şikayetinize kendi kendine çalışma anlamında iyi gelebileceğini düşünmekteyim.
Biraz öz çalışma ile, pek tabii kalp kırıklıklarınızı silmeden, onları da yanınıza alarak, sizi büyütmelerine izin vererek, onları kabul ederek yolunuza devam etmeniz, yolunuzu güzelleştirmeniz mümkün; yeter ki, düşüncelerin eziyet verici fısıldamalarına kulak asmayın, davranışlarınız üzerinden elinizi çekmeyin...
Sevgilerimle