Öncelikle bu korkunuzun çok doğal ve insani olduğunu belirtmek isterim.

Öyle ki, ilişkilerin temelini oluşturan, bebeklik çağındaki bakım veren ile bağın şekli, içeriği yetişkinlik döneminde kendini kendini göstermektedir.

Eğer ki, bebek bir şekilde bakım vereninden ayrı kaldıysa, bunun gerekçesini hiçbir zaman öğrenemediyse, yetişkinlik dönemlerinde de doğal olarak pek tabii tetikte olacaktır.

Fakat, uzun vadede bu durum, durumun içinde olan kişi yani, sizin için oldukça yorucu bir hale gelmeye başlayacaktır.

Çünkü, hayat akıp geçerken, hayatın onlarca rengi varken, yaşam anlamını tek bir kişiye bağlamak, bağlanılan kişide büyük bir sorumluluk olacağı gibi, bağlayan kişi için de, bu kaynakta herhangi bir sıkıntı olursa, adeta yaşamın iflasına sebep olacaktır.

Bu yüzden, aslında korkularınızın bazı temellerden geldiğini, bunun çok doğal olduğunu fakat, kendinize bir kere korkunuzla yüzleşme fırsatı verirseniz, aklınızdaki o dehşet verici senaryonun devamında, filmin kötü bitmediğine şahit olacaksınız.

Çünkü acı insanlar için gereklidir; bir kere, doğum için gereklidir.

Bu acının varlığından kaçıyor olmak, bir zaman sonra asıl sıkıntıyı yaratmış olacaktır.

Bu yüzden, öncelikle ilişkinizde herhangi bir radikal değişim yapmadan, gün içerisinde kendinizde küçük değişiklikler yapmanızı isterim.
Bunun için, aile, sosyal hayat, var ise okul yaşamı, iş yaşamı, spor, hobi gibi bir başlıkları bir kağıda yazmanızı isterim.
Sonrasında her birinin altına, ''O başlıkta neler değişse hayatınızda mutlu olurdunuz?'' bunu düşünüp yazmanızı isterim.

Bunların içinden gerçekleştiremeyeceklerinizi eleyip, gerçekleştirebileceklerinizi basitten zora şeklinde hayata dökerseniz, korkularınızdan da yavaş yavaş arındığınızı göreceksiniz.

Örnek vermek gerekirse, sosyal yaşam-arkadaşlarımla daha çok vakit geçirmek istiyorum-bunun için bir arkadaşımla bugün görüntülü konuşabilirim, gibi bir yol izlemeniz yeterlidir.

Bu şekilde, kaynaklarınızı arttıracağınızdan, var olan ve dağıtılması gereken enerjiyi tek bir kişiye aktarmak yerine, hayatınıza kanalize edeceğinizden, hem karşı taraf yükünden arınacak, hem de siz artık kendinizden beslenmeye başlayacaksınız.

Bunun anlamı büyük, kendinize biraz cesaret verip adım atarsanız, sevginin yanında özgürlüğün de pek tabii olabileceğini görecek, bunu bir kez tadınca, kendi esaretinizden kurtulmuş olacaksınız.

Sevgilerimle

Merhaba. Aslında belirli oranda bir terk edilme korkusu taşımak insani olmamızın bir parçasıdır.

Hiç bir ilişkimizde terk edilmeyi ve yarı yolda kalmayı arzulamayız. Bu kaybetme duygusu ise ilişkimize daha fazla sahip çıkmamızı sağlayabilir. Ancak söz edilen korku şiddetli bir hale geldiyse ve sağlıklı ilişkiler kurmanızın önüne geçiyorsa burada yaşanan sorunu daha detaylı olarak ele almak ve nedenlerine inmek gerekir.

Erken dönemlerde bireyin ebeveynleri ile kurmuş olduğu ilişkiler, sevilen birisinin kaybı, geçmiş ilişkilerdeki olumsuz deneyimler yaşadığınız bu korkuyu tetiklemiş olabilir.

Eğer şu anda sizin dahi farkında olmadığınız travmalarınız varsa terapi problemin kaynağını ortaya çıkarabilir.  

Bir terapist ya da danışman kişinin geçmiş korkularını mevcut gerçekten ayırmayı öğrenmesine yardımcı olur. Bireylerin bu süreç boyunca bilişsel dönüşüm sağlaması ve böylece kendi yaşamları için daha olumlu tepkiler ve gerçekçi beklentiler geliştirmelerini mümkün kılar. Kişiler korkularının geçmişte yaşadıklarından kaynaklandığını fark ettiklerinde korkularını, mevcut ilişkilerine ve olaylara karşı duygusal tepkilerini kontrol etmeyi başarabilirler. 

Bu sebeple yaşadığınız durum karşısında destek almanızı tavsiye ederim.