Öncelikle istismar - tecavüz gibi durumlarda, kişinin ruhsal ve fiziksel birçok zorlanma ile karşılaştığını biliyoruz. Burada öncelikle travmanın ne olduğundan ve kendini nasıl gösterdiğinden bahsetmek isterim. Travmatik bir durumdan söz edebilmek için, bir tehditin yaşama, vücut bütünlüğüne, sevdiklerimize ya da inanç sistemimize karşı olması, bunu yaşamak ya da buna şahit olmak da, travmatik bir durumdan söz etmemize neden olmaktadır. Travma insan eliyle gerçekleştirilebileceği gibi, insanın dışında doğal afetler vb gibi durumlarla da ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca, tek seferlik; trafik kazaları, ameliyatlar, suçlar örnek verilebilirken, tekrarlayan travmalar için; savaşlar, istismar, ilişkide istismar örnek olarak verilebilir. Burada daha çok yıkıcı etki bırakının, insan eli ve bunun tekrarlayan bir hal alması olduğunu söylemek mümkün. Yani, kişi elbette ki bir zorluk yaşayacaktır fakat, garip bir şekilde, her travmatik durum ile karşılaşan kişi de patoloji çıkarmayabilir. Patolojinin varlığını, bir şekilde ''günlük hayatına devam edememe'' gibi bir durum söz konusu ise, sorgulayabiliriz. Bunun dışında, travma kendi içerisinde bir süreç izler. Ve bu süreç, başta zorlayıcı olsa da, sonunda bir ''kabullenme'' ile bitebilip, kişi yaşadığı zor durumun üstesinden gelerek, güçlenerek hayata karışabilir; bunu da ''travmanın iyileştirici gücü'' diyebilmekteyiz. Burada kilit nokta, ruhsal ve fiziksel bazı belirtilerin varlığı ve bu belirtilerin şiddetinin ve süresinin, azalmamasının yanında, artarak devam etmesi söz konusu ise, kişinin öncelikle uzman bir psikiyatri hekiminden ruhsal muayene olması sonucu, aldığı bir tanı olursa, Bilişsel Davranışçı Terapi / Emdr eğitimi olan bir psikolog ile çalışabilir ve sağlıklı baş etme mekanizmaları geliştirerek yaşamının refahını arttırabilir. Sevgilerimle..