Öncelikle, ''Ben genel olarak insanlarla konuştuğumda çok heycanlanıyorum'' cümlenizden yola çıkmak isterim.
Bu buluşmayı, var olan bu sıkıntınızın çözüme kavuşması adına, kriz olarak gördüğünüz bu görüşmeyi, bir fırsata çevirmenizi isterim.
Öyle ki, esasında tüm mesele ikili iletişimlerde, karşıdakindense, kendinize olan odağınızdan doğmaktadır.
Aklınızdan geçen, ''ya rezil olursam'' düşüncesine kulak verdiğinizden, kaygı duygusu hissetmekte, öyle ki, bu duyguya, çarpıntı, titreme, sıcak basması gibi bedensel belirtiler de eşlik etmektedir.
Oysa, doğru kabul ettiğiniz aklınızdan geçen sadece ''bir cümledir''
Bu sıkıntı özetinde, davranışlarınızı ne zaman ki, bu düşünceler ve duygudan kaçmak adına, ''kaçmaya'' çevirirseniz, işte sıkıntı da burada pekişmiş olacaktır.
Oysa ki, bedeninize ve zihninize, bu kaygının çıkması için fırsat verirseniz, başta sizi zorlasa da, sonunda o donan dehşet senaryonuzun aktığını göreceksiniz.
Bunun için kullanmanızı istediğim teknik, ''dikkatinizi çevreye vermeniz'' olacaktır.
Etrafa bakın, insanlara, konuştuklarına, görüntülerine, yani her bir görüntüyü görün, sesleri duyun, kokuyu duyumsayın.
Burada dikkatinizi çevreye, yani, olması gereken yere kaydırdığınızda, kendi sıkıntınızı da beslemeyi bırakmış olacaksınız.
Bunun ışığında, sadece içinizden geldiği gibi, doğal akışı koruyarak attığınız her adım da size, şifa olarak geri dönecektir.
Çünkü doğallık, en büyük özgüven belirtisidir.
Sevgilerimle..