Talihsiz durumlar içerisinde kalıp üzüldüğünüzü görmek mümkün.
Evlenirken, sevginin yoğunluğundan, esasında ailelerin de bir nevi bir hayat yolculuğuna girdiğini göremeyebiliyoruz.
Ya da bunu görsek bile, anlamının ne boyutlara ulaşacağını bilemiyoruz.
Bu bilinmezlik ile, işimizi şansa bırakıp iyi olmasını temenni ediyoruz.
Bunu bu şekilde anlatıyorum çünkü, bu denli bir yıkıcı davranışın olabileceğini, siz de bilemezdiniz.
Bu anlamda kendinizi suçlamanızı istemem.
Burada müdahale edilmesi gereken nokta, 'sınırlar' olur.
Bu yaş civarında eğer anne ile bir ayrılma sağlanamamış ise, bu noktadan sonra eşinizin kendi istek ve çabası olmadan, bunun değişmesi pek mümkün olmaz.
Fakat burada bir 'iyileştirmeden' söz edebiliriz.
Eşinizle uygun ve keyifli bir zamanınızda yapacağınız bir konuşma ile, eşinizin yine annesini çok sevmesine, aramasına müdahale etmeden, ikinizi ilgilendiren konulara değil annesi, 3.bir kişiyi dahil etmemesi gerektiği konusunda, sıkıntınızı ifade edebilirsiniz.
' Sen şöylesin annen böyle' demek, ' Bu olaylar olduktan sonra çok üzüldüm, seninle aramda olan konuların aramızda kalması benim için çok önemli ' gibi hem sıkıntınızı ifade ettiğiniz hem de eşinizi çözüme davet ettiğiniz bir konuşma yapabilirsiniz.
Bu şekilde eşinizin de savunma ya da suçlama yapmasının önüne geçip, iletişime açık bir hale gelmesini sağlıyor olacaksınız.
Evlilik, ortaklık işi olduğundan, her ne konu olursa olsun, tek başınıza üstlenmenizi istemem.
Sıkıntınızı ve beklentinizi ifade edin, yalnızca ifade ediş biçiminizin üstünde durarak.
Bunu bu şekilde bir ortaklık halinde sağlayabilirseniz, yaşadığınız her konuyu 'tamamen yok etmek' yerine, hep bir 'iyileştirme' şansınız olabileceğini söyleyebilirim.
Sevgiler