Merhaba,

Karşınızdaki kişi ile yeni tanışıyor olmanız aslında sorununuzun en önemli detayı ve aynı zamanda cevabı. Ortak ilgi alanlarını bilmemek, karşınızdaki insanın nelerden hoşlandığını henüz keşfetmemek konuşacak daha birçok konu olduğunu ortaya koymaktadır. 

İzlediğiniz bir filmden açılan konuyu beraber geçirilebilecek bir vakte ya da içinde geçen bir müzikten sevdiği müzikler ile ilgili bir konu hakkında konuşulması için ortam yaratabilir. 

Burada seçeneğiniz her zaman doğallığınızdan yana olsun isterim. Kendinizi konuşmak istediğiniz yerde frenlemeyin. "Şu konuları konuşun bunlar karşınızdaki kişiyi sıkmaz" demek yanlış olacaktır. Öncelikle karşınızdaki kişiyi tanımaya çalışın. Çok fazla soru sormak belki karşınızdaki kişiyi sıkabilir. Bu noktada daha doğaçlama olabilirsiniz. 

Sevgilerle..

Öncelikle keyifli ve de sizde güzel duygular yaratan bir iletişime sahip olduğunuzu görmekteyim.

Bunun, keyfini çıkarmanızı isterim.

Tam bu noktada, size asıl engel olanın ise, ''elimden geldiğince onu etkilemeye çalışmalıyım'' cümleniz olduğunu belirtmek isterim...

Çünkü, tabloya uzaktan baktığımızda, esasında, sanal ortam üzerinden olsa dahi, karşı tarafın sizinle 8 ay gibi anlamlı bir süredir iletişimde kalması, esasında, tek başına, ''yakışıklılık'' kavramı ile sağlanabilecek bir durum değildir.

Öyle ki, karşı taraf sizin, iletişiminize, değerlerinize önem vermiş olacak ki, yüz yüze gelinmeden, bu süre içerisinde bu iletişim, daim kalmış, ve de bu iletişimi, bir araya gelerek taçlandırmak istemiş.

Bu yüzden de aslında, bu zamana kadar ''doğallığınız'' sayesinde süren bu iletişimin, bundan sonra da bu şekilde devam etmenizi isterim.

Çünkü, bu hem size asıl ''özgüvenin'' gelişimi noktasında yardımcı olacak, hem de, bundan sonra bir ilişki olacak ise, karşı tarafın bunu sizin doğallığınız ile devam ettirip ettirmeme kararını, verebilme fırsatı vereceksiniz.

Özgüven dediğimiz şey, ''öze yapılan yatırım'' ile gerçekleştiğinden, burada özünüzü, özgür kılarak, doğallığınız yönünde var etmenizi isterim.

Bundan dolayı da, bir araya geldiğinizde, ''akışın ve anın'' gücüne inanarak, kendinizi ne geçmişin üzüntüsü ne de geleceğin. telaşına vermeden, o anda yiyeceğiniz yemeğin ve de, arka arkaya gelişecek sohbetin, tadını çıkarmanızı isterim.

Bu anlamda bir kaygınız olursa tam o anda, dikkatinizi çevreye vermenizi isterim; insanlara, karşınızdaki kişiye sohbetinize, yani dikkatinizi, olması gereken yere verdiğinizde, kaygınızın da azaldığına şahit olacaksınız.

Sevgilerimle..