Karşı taraf birçok nedenden dolayı, keyifli giden ilişkinizi, kendince artık 'taçlandırmak' istemiş olabilir.
Fakat burada, tam da bahsettiğiniz gibi 'karşılıklı' beklentilerin, isteklerin ve ihtiyaçların gözetilmesi çok önemlidir.
Tam hayatınızın en verimli olduğunuzu düşündüğünüz zamanında, işinizle alakalı henüz yapmak istedikleriniz varken, evliliğin sizi fikren korkutması kadar doğal bir durum olamazdı sanırım.
Fakat, tam olarak ne ile mücadele edildiğini anlamak adına, senaryoyu buradan sonra oynatmanızı isterim.
Bunun üzerine biraz düşünün, evlilik teklifinin gerçekleştiğini, kabul ettiğinizi..
Sonrasında film nasıl oynamaya devam ediyor?
Burada gördüğünüz sahneler esasında, sizin gerçekleriniz olacak.
Ve burada da sizi 'gerçekten' neyin korkuttuğuna dair net bir fikriniz olmuş olacak.
Çünkü belki, her birini aynı anda da yürütmeyi tercih edebilirdiniz, evlilik, iş, sosyallik.
Bakın bakalım, bu senaryoda sizi durduran 'gerçek' şey neymiş.
Bunun cevabını aldıktan sonra, ne ile mücadele ettiğinizi göreceğinizden, çözüm yoluna da gidebileceksiniz.
Ve en azından, karşı tarafa verebileceğiniz altı sağlam gerekçeleriniz olmuş olacak.
Belki de bu deneyimden sonra edindiğiniz fikirleri karşı taraf ile paylaştığınızda, çoğunu çözüme şansınız da olabilir.
Ek olarak yazmak istediğim, evlilik gibi bir yapı için, 'dolu dizgin' duyguların olmasından ziyade, 'makullük' ve daha çok 'denge' ararız.
Bu noktada, sevginin, sorgulayacağınız son nokta olmasını isterim.
Çünkü önce mücadeleniz, aklınızda gizli kalmış sizi korkutan düşünceler.
Bu yüzden, önce kendinizi keşif, sonrasında karşılıklı yapacağınız bir konuşma ile, yeniden yapılandırmaya gidip 'ortak' bir karara varmanız en sağlıklısı olacaktır.
Orada zaten artık, artılar ve eksiler devreye girip, hayatınızı nasıl şekillendirmek istediğinize dair fikirler edinmiş olacaksınız.
Sevgiler