“içimin her köşesini düşüncelerle doldurdular. duygularımı arıyorum, ulaşıyorum da bazen ama ne olduklarını yeterince seçemiyorum. o zaman da tek hissedebildiğim şey acı oluyor.”
Duygu ve düşüncelerimi seçemiyorum. Herhangi bir planım yok, ne kısa ne orta ne de uzun vadeli. Her şey ve herkes bir pusun ardında, ben bile öyleyim. İçimden pek bir şey yapmak gelmiyor. İnsanların arasına karışmak zor, karıştıktan sonra ise oradan çıkmak istemiyorum. Gidiş ve geri dönüş yolları gözümde büyüyor. Aptalca veya tuhaf mı davranıyorum diye düşünüyorum kimi zaman. Belli bir konuya odaklanmakta çok zorluk çekiyorum. Dünyaya bir şey vermiyorum ama sürekli bir tüketim içerisindeyim. Günler peşi sıra akıp gidiyor. Alkol aldığım zamanlar neşeli ve enerjik oluyorum. Gören mutlu sanıyor. Ki mutlu diyebileceğim anlarım da oluyor ancak bunlar pek azınlıkta kalıyor. Kendimi kimi zaman metro hattına atladığımı düşünürken buluyorum. Eh, pek yoruldum. Çok da bir şey yapmadan yoruldum üstelik. Dünyanın etrafımda dönmediğinin farkındayım ancak kimi zaman da öyle geliyor. Kendi hikâyemin kahramanı, başkalarının bilmem nesiyim. Yaşadıklarım hafızamdan pek çabuk siliniyor. Diğerleri dolu dolu yaşamışken ben varolmamışım gibi bir düşünceye kapılıyorum. Düşmek kolayken çıkmakta zorlanıyorum. Olmak istediğim yerden uzaktayım. Ne olmak istiyorum ondan da emin değilim. Şunu yapsam iyi olur dediğim şeyleri hep ertelerken buluyorum kendimi. İnsanların beni nasıl gördüğünü fazla merak ediyorum. Yakın arkadaşlarıma beni nasıl bbir insan olarak gördüklerini sormayı severim mesela.
Daha iyi günlerim olmuştu. O günleri özlüyorum, o insanı da. Geçmişteki benden de daha olgun olduğum kesin. Bu olgun ben nasıl mutlu olacak? Kimi zaman bir numara, kimi zaman bir zavallı ben. Bilemiyorum. Kapana kısıldım gibi duruyor. Bir çemberde dönüp duruyorum. Teşekkür ederim.