Yay burcu, Yay (Sagittarius) takımyıldızı ile denk düşmez. Zodyak’ta dokuzuncu 30 dereceyi alan Yay, sonbahardan kışa geçişi simgeleyen değişken bir burçtur. Aynı zamanda, Akrep’ten sonra gelmesiyle, sona eren bir yaşam döngüsünden sonra gelen her şeyi temsil eder. Bir bakıma, ruhumuzun fiziksel bedenimizden ayrıldıktan sonra gittiği yerleri ve cenneti birbirine bağlar.
Yay takımyıldızı, antik Babil'de, bir yaydan ok ateşleyen kentaur (iki başlı at) benzeri bir yaratık olan Tanrı Nergal olarak tanımlanmıştı. Bu tanrı, genellikle kanatlı ve biri insan biri panter olmak üzere iki başı olan olarak tasvir edilmişti. Bu da, Yay’ın iki farklı – biri hayvani, diğeri insani – yapısını açıkça belirtir. Burçtaki, takımyıldızdaki, ve bunlara ilişkin hikayelerdeki bu ayrım yüzyıllar geçse de aynı kalmıştır. Daha sonralarda, Yunan mitolojisinde hayvani ve insani doğanın birlikteliğini vurgulayan Chiron ve kentaurla ilişkilendirilmiştir.
Bu takımyıldızı, 2. yüzyıl astronomu Ptolemy tarafından listenen 48 takımyıldızdan biridir ve Latince karşılığı “okçu”’dur. Sümerce’de ise adı iki kelimenin birleşiminden oluşan bir kelime olan “Pabilsag” diye geçerdi. Pabil “baba tarafına ait yaşlı erkek akraba” demekti ve Sag da “baş” anlamına gelmekteydi. Başka bir deyişle, “Ata”, ya da “Baş Ata” anlamlarına gelmekteydi ve sembolik olarak insanların hayvandan bilinçli varlıklara dönüşmesini temsil etmekteydi. Galaksimizin merkezi olduğu için, Yay takımyıldızı, yıldızlar, kümeler ve nebulalarla doludur. Samanyolu'nun merkezinin şu anki konumu hala Yay burcunun 27. derecesindedir.
Bu takımyıldızın oku, “Akrep'in kalbi” olan Antares yıldızına işaret eder ve bu, değişimin gerekliliğinden ve garip bir şekilde, yaşamın ölüme doğru olan yönünden bahseder.